Londra’ya gidip usulüne uygun bir “beş çayı” içmemek olmaz! Beş çayı ile ünlü tarihi ve lüks oteller çok olsa da size tavsiyemiz Piccadilly’deki Fortnum&Mason’ı tercih etmeniz olacak. Birbirinden nefis sandviçleri, sıcacık “scone”ları, pastaları, gümüş çaydanlıkları ve keten örtüleriyle tam olması gerektiği gibi!
Londra’nın en yüksek binası Heron Tower’ın en üst katındaki Sushisamba’ya, yiyecekler kadar manzara için de gitmenizi tavsiye ederiz. Japon ve Brezilya mutfağının karışımı ilginç menüsü, inanılmaz sake çeşitleri ve müthiş tatlılarıyla çok başarılı. Yemeğin öncesinde veya sonrasında Duck&Waffle Bar’a geçip manzaraya karşı kokteyl keyfi yapabilirsiniz.
Asya mutfaklarından hoşlanıyorsanız çok şanslısınız. Yauatcha’yı, Roka’yı, Hakkasan’ı, Nobu’yu ve dim-sum’larıyla ünlü Ping Pong zincirini şiddetle tavsiye ederiz.
Marylebone High Street’deki Providores’in kahvaltı menüsü saat üçe kadar geçerli. Ünlü şef Peter Gordon’ın yemeklerini rahat bir ortamda tatmak isteyenler için harika bir mekan.
Şarküteri, peynir ve şarap sevenler Soho’daki Fernandez and Wells’de ve Marylebone High Street’deki La Fromagerie’de tüm aradıklarını bulacaklar!
Londra’nın yeni hip bölgesi Shoreditch’te yer alan Tramshed güzel bir et yemeği ve hoş bir atmosfer arayanlara önerimiz!
Kahve içmeyi seviyorsanız Monmouth Cafe’ye gidin.
King’s Road’daki Bluebird; film yıldızlarını, kraliyet ailesi üyelerini, top-modelleri ve Avrupa sosteyesini görebileceğiniz, leziz yemekleriyle olduğu kadar ortamıyla da sizi memnun edecek, benzersiz bir restoran. Dilerseniz kafe bölümü de mevcut.
Merkezin biraz dışına çıkıp nehir kenarında unutulmaz bir yemek yemek isteyenlere tavsiyemiz, yıllardır mükemmelliğinden hiçbir şey kaybetmeyen The River Cafe. Harika bir atmosfer ve nefis yemekler için en doğru adres!
Kaynak